2023/12/02

Şu dakikaya kadar okuduğunuz en fantastik kitap hangisidir? Mesela ‘Yüzüklerin Efendisi’ serisi ya da ‘Ender’in Oyunu’ serisi olabilir mi? Belki de çok az kişi tarafından bilinen ama sizin hayatınızda yeri olan bir seri/kitap olabilir ve şu an insanların bu seriyi bilmiyor olmasını hayretle karşılıyorsunuzdur. Aslına bakarsanız dünya üzerindeki en fantastik eser, tam bu ve benzeri duygular ile meydana gelmiş uzun bir seri. İçeriği kadar, meydana gelme süreci de değişik çünkü bizler burada olduğumuz sürece hiç durmadan devam edecek. Bu dev eserin içeriğinde yok yok! dunya-tarihiSavaşlar, devrimler, katliamlar, soykırım,  referandumlar, buluşlar, sülale iktidarları, bir gecelik aşklar, ya da  yürekten kabul­lenmeler. Kısacası çok satan bir değil, binlerce romana yetecek sayıda olayın hepsini içinde barındıran, elinize alıp okuyabileceğiniz gelmiş geçmiş en fantastik eser, ‘Dünya Tarihi’.

Fakat geçmişin farklı farklı anlatımları var, bunlardan hangisini satın alacağınıza nasıl karar vereceksiniz? Nihayetinde, okuyacağınız kaynağı kendiniz seçeceksiniz. Bu yazının asıl amacıysa dünyanın en önemli olaylarından birine ya da birkaçına ilişkin ünlü anlatımların hepsinin de yalan olduğuna dikkatinizi çekmek.

George-SantayanaGeçmiş yüzyılın başında, filozof George Santayana bizleri uyarmıştı: “Geçmişi unutanlar onu tekrar etmeye mahkûmdurlar.” Peki ama kimin kayıt altına aldığı tarihi hatırlamamız gerekiyor? Dünya’ya gelmiş tüm insanların yaşadıklarını kayıt altına alabilecek kolektif bir oluşuma henüz sahip olmadığımız için, objektif ve tek bir Dünya tarihinin nimetlerinden yararlanamıyoruz. Onun yerine, olabildiğine sübjektif bakış açıları ve türlü hesaplarla oluşturulmuş, sözde hakiki, özde edebi eserlerle, geçmişimizi hatırlamaya, unutmamaya çalışıyoruz. Farklı dönemlerde, farklı bakış açılarına sahip kişilerce yorumlanan olay akışının sonucunda bizleri bekleyen gelecek de tekerrürden ibaret olmaktan öteye geçemiyor. Manasız çıkarlara, zihni bulantılara ve saplantılı ideolojilere hizmet etmek amacı ile tahrifata uğratılan tarih anlatımının, gelecek kuşaklara verdiği mesajda şüphesiz kendilerini yanıltacak ve geçmiş hataların tekrarlanmasına sebep olacaktır. İşte bu yüzden tarih tekerrürden ibarettir. İnsan ders almayı sevmez, başkasının aktardığı tecrübelerden her zaman şüphe eder.

Ülkelerin resmi tarihleri, kısmi gidişata egemen sınıfların bilinmesini istediği tarihtir. Geçmişte yaşanmış olanın, iktidar sahiplerinin ihtiyaçları doğrultusunda kurgulanmış anlatımı. Bu tavrın amacı, toplumsal belleğin yıkılıp, çoğu zaman pek kutsal olmayan bir amaç uğruna yeniden inşa edilmek istenmesi ve tabii ki maksimum çıkar etme düşüncesine hizmettir. Bazı noktalarda, olan bitenden o kadar farklı bir resmi tarih tasarlanır ki, oluşturulan plastik resmi milli ideoloji insanların hayatını kabusa çevirebilir. Milli eğitim kurumları tarafından genç zihinlere öğretilen tarih, geçmişte olan biteni değil, ısmarlama üzerine üretilmiş kayıtlardır. “Üretilmiş tarih”, yalan, tahrifat, yok saymaya, adıyla çağırmamaya, sansür ve otosansüre dayanan bir tarihtir ve başta genç nesiller olmak üzere, kitleler tarafından benimsendiğinde amaç gerçekleşmiş sayılır. Geçmiş artık çok şanlıdır.

Okul anılarınızı şöyle bir hatırlayın. Orhun yazıtlarından başlayıp, kurtuluş savaşı sonuna kadar olan kısa zamanı şöyle bir özetleyen, geneli hikaye olan müfredatı hangimiz severek takip ettik. Şu an yaşadığımız ortamı şekillendiren yakın dönem olayların göz ardı edildiği tarih derslerinin kaçımızın hayatındaki yeri ayrıdır?

Bamiyan-Vadi

Bu tahrifatı sadece geçmişte yaşayanlara mal etmekte başka tür bir belleksizliktir. Tarih hali hazırda şu an yazılıyor ve bizler kendi dönemimizin tanıklarıyız. Etkileyici bir örnek vermek gerekirse, 2011’de Bamiyan Vadi’sinde yüzyıllardır duran Buda heykelleri, bir hayli farklı bir zihinsel duruma sahip olduğuna inandığım Taliban tarafından top ateşine tutularak parçalandı. (http://www.youtube.com/watch?v=xYYBlPWYb7Y). Tarih dediğimiz kavramı somutlaştırıp,  dokunabilmemizi sağlayan eserlerin böylesine hunharca yok edilmesi, konunun geleceğe aktarılmasını tehdit etmekte. Heykellerin, satır aralarında betimlenmesi ve yok edilmesi, taraflara göre değişkenlik gösterecek, gelecek nesillerse, hangi kaynaktan besleniyorlarsa, onun dikte ettiği mesaja göre karar verecek ve fikir üretecekler. Ürettikleri fikirlerde, belki nüans farkına sahip olacak ama üç sene öncesinin aklının ürettiği fikirlerin bir türevi olacak.

Ismarla ve sübjektif yazımların yanı sıra birde kulaktan kulağa anlatılan olayların oluşturduğu tarihten bahsedebiliriz. Yaşananların, insanlar tarafından uzun süre anlatılarak seneler boyunca aktarıldığı, resmi olarak kayıt altına alınmayan bir “tarih” birikimi. O günden, geleceğe doğru hangi anlatımlar ayakta kalmayı başarır, insanlar arasında daha çok aktarılırsa, gelecekte o anlatım resmileşecek ve hakikati yansıtıp, yansıtmadığı bilinmeden, “gerçek” tarih olarak benimsenecek.

Piyasada yaklaşık 95 adet farklı Dünya Tarihi kitabı bulunmakta. Günün sonunda, hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını aklınızın bir köşesinde sürekli muhafaza ederek, anlatılan tarihi okuyun ve yaşadığımız an içinde gerçekleşen olayları kendi aklınız ile yorumlayın. Ertesi sabah Dünya’ya bambaşka gözlerle bakacaksınız.

Cem TOPUZ

4400th@gmail.com

1 thought on “ALMANLAR YENİLİNCE BİZ DE YENİLMİŞ SAYILDIK

Yorum Yapmasam Olmaz :)