2023/05/27

“Bir akıl ne kadar fazla kuvvetli ve özgün ise, yalnızlık ve bir başına kalma mezhebine de o kadar fazla eğilimli olacaktır.”

– Aldous Huxley

Bu hafta, 2010 yılında Philip K. Dick ödülünü kazanan bir kitaba değineceğiz. Mark Hodder’in “Burton ve Swinburne” üçlemesinin ilk kitabı olan “Yaylı Bacak Jack” 6.45 Yayınları tarafından okurlara sunuldu. Kitap, bilim kurgunun “steampunk” alt türüne dâhil ve bu alanda ülkemizde pek de yerleşik bir okur kitlesi bulunmadığından, türle ilgili birkaç hatırlatmayı ve tavsiyeyi yapmayı da lüzumlu görüyorum.

yayli-bacak-jack-mark-hodder

Bu okuyucu kitlesinin azlığında iki etken önemlidir. Birinci ve en önemli faktör, dilimizde bu türde eser veren (elbette bu bilim kurgunun pek çok alt türü için de geçerlidir) kimsenin olmayışıdır –sadece İhsan Oktay Anar’ın Kitab-ül Hiyel ’i ancak türle belirli benzerlikleri yönünden işaret edilebilir. İkinci önemli etken, türün kilometre taşı sayılabilecek eserlerin çoğunun hala tercüme edilmemiş olmasıdır. Türe, barındırdığı teknoloji ve dönemin geleceğe yönelik bakış açısıyla ilham kaynağı olan Jules Verne, H. G. Wells ve Mary Shelley’in bilim kurgu eserlerini elbette Türkçe okuma şansına sahibiz. Aynı şekilde steampunk alt türünün modern eserlerinin belki de en çarpıcıları olan China Miéville (özellikle Perdido Sokağı İstasyonu –Yordam Kitap), Scott Westerfeld (Leviathan serisi –Epsilon Yayınları) gibi tercüme edilmiş isimlere de ulaşmamız mümkün (her ne kadar Paul Di Filippo, Gordon Dahlquist ve daha pek çok modern yazara ulaşamıyor olsak da). Bulmacanın en önemli parçası ise ne yazık ki okurumuz için kayıp: yani, alt türün öncül eserleriyle modern örnekleri arasında kalan, türün kilometre taşları. Örneklemek gerekirse, William Gibson ve Bruce Sterling’in ortaklaşa kaleme aldıkları “The Difference Engine,” K. W. Jeter’den “Morlock Night,” James P. Blaylock’dan “Homunculus” ve “Lord Kelvin’s Machine” gibi niceleri sayılabilir.

STEAMPUNK’A BİR BAKIŞ

Steampunk alt türü genel kurgu anlamında, alternatif bir tarihi kurgu içerisinde geçen bir bilim kurgu yazınıdır. Her zaman anakronistik bir teknolojiye sahiptir ve buharla çalışan, kısmen nostaljik bir teknoloji tutkusunun hakim olduğu, bu çerçevede yeniden şekillendirilen Viktorya dönemini, bazen Vahşi batıyı bazense adı konulamamış öykünme bir uygarlığı fon tutar. Bu fon içerisinde zaman zaman kasvetli bir kıyamet sonrası (post-apocalypse) atmosferinin hâkimiyetine de rastlanır. Elbette tarihe yönelik bütün bu alternatif yaratım süreci içerisinde, sadece geçmişe ait teknoloji ve gelecek hayallerini değil, aynı zamanda geçmişe ait farklı faktörlerin de tekrar kurgunun yüzeyine taşındığı, böylelikle metnin altında yeni çarpışmalara zemin sağladığı da gözlemlenir. Büyünün karşısına teknolojiyi çıkararak yeni bir akılcılığı onamak, aynı şekilde aydınlanmanın var ettiği pek çok fikri, alternatif tarih kurguları içinde yeniden sorgulamak, steampunk alt türünün sıklıkla başvurduğu düğümlerdir. Steampunk için George Mann şöyle der: “Steampunk, hiç var olmamış bir şeyden nostalji zevki almamızı sağlayan, geçmişin keyifli bir fantezisidir. Macera, gösteri, drama, kaçış ve keşfetme için edebi bir oyun bahçesidir. Fakat hepsinden de çok, eğlencelidir!” George Mann’ın altını çizdiği üzere elbette eğlenceli ve nostalji duygularını alevlendiricidir. Ancak modern steampunk türünün pek çok kez gösterdiği üzere aynı zamanda oldukça fazla sosyolojik katmanı da kapsar.

Steampunk, bilim kurgu okurunu zaman zaman ikiye bölen bir türdür. Alt türü sevmeyen okuyucu, steampunk yazarlarına çoğunlukla, Jules Verne, H. G. Wells gibi kült yazarların yarattıkları kurgulara karşı okuyucunun sahip olduğu nostaljik duyguları sömürdükleri eleştirisini getirir. jules-verne-h-g-wellsSteampunk’ın da bu kült yazarların kurgularından beslendiği ve ilham aldığı doğrudur. Ancak eleştirilerinde anlam veremediğim ve sormak istediğim şey şudur; madem öykünmek ve bir nostaljiyi canlandırmak edebi bir suç, o halde H. G. Wells ve Jules Verne’i de insani merak ve şüpheciliği sömürmekle suçlamamız gerekmez mi? Türe soğuk davranan bir başka grubun ise türe karşı yaklaşımı nispeten daha akılcıdır; yaratılan alternatif tarih zemininin, bilim kurgunun akılcı ve bilimsel gerçeklik yaratımına uymadığı ve plan oluşturmada fantezi unsurlarının devreye girdiğinden bahsedilir. Özellikle de China Mieville ve Mark Hodder gibi türün modern yazarlarına gelininceye kadar geçen süreç için bu eleştirilerindeki haklılığı teslim etmemek olmaz. Zaten türün modern kalıpları şekilleninceye kadar alt türün, spekülatif kurgu kapsamında değerlendirilmesi gerektiğine dair sayısız makale de mevcuttur.

ZAMAN PARADOKSU

Alternatif tarihin bilim kurgu çatısında oluşturulmasına yönelik güzel bir örnek olan, Mark Hodder’in yeni tercüme edilen romanında, 19. yy. Londra’sının alternatif tarihi, zaman yolculuğunun geçmişte yarattığı tahribatlarla ilgilidir. mark-hodderAna karakterleri Richard Francis Burton ve İngiliz şair Algernon Swinburne dönemin gerçek kişilikleridir. Yine bunun gibi döneme ait Oscar Wilde, Charles Darwin, Florance Nightingale gibi önemli tarihi kişilikler de üçleme boyunca okurun karşısına çıkacaktır; elbette, Hodder’in kurguladığı alternatif gerçeklikte olsalardı hareket edecekleri şekilde. Kurguda, 19. yy. Londra’sı bir yanda her yeri teknolojiyle örmeye gayret eden mühendisler, bir yanda hayvanları genetik olarak başkalaştırarak bedava işgücü yaratma peşindeki öjenistler, bir yanda güzelliği ve yaratıcılığı taban alan bir toplum isteyen özgürlükçüler, bir yanda büyü, uyuşturucu ve anarşi ile insanlığın sınırlarını zorlayan serserilerin arasında, kaos içerisindedir. Francis Burton, gizemli Yaylı Bacak Jack vakasını araştırmak üzere görevlendirilir.

Kurguyu ve sürprizlerini fazla açık etmeden, özetle kitap, zaman zaman küfürbaz posta kuşları gibi mizahi öğelerin de okuyucuyu eğlendireceği, steampunk evreninde geçen, zamanda yolculuk kavramına yeni bir bakış sunan bir geçmiş zaman polisiyesidir. Steampunk türüne hem giriş yapmak isteyen, hem de kaliteli bir başka eserini okumak isteyen okur için özellikle tavsiye olunur.

Haftaya görüşmek dileğiyle…

(Yaylı Bacak Jack, Mark Hodder,  Altıkırkbeş Yayınları, Sf:480 )

M.Salih KURT

mustafa.salih.kurt@gmail.com

Yorum Yapmasam Olmaz :)