
“Bana Baktığın Gibi Bakma”, içine aşk ilişkileri işlenmiş bir cinayet romanı. Ama farklı bir cinayet bu ..Sudoku cinayetleri.. Bir bulmacanın adam öldürme olasılığı var mı gerçekten?
Romanın anlatıcısı bir sudoku uzmanı olan 30’larında genç bir kadın. Normalde sudoku çözmeyen ben bu romanı okurken onu daha iyi anlayabilmek, sudokunun içindeki gizli tasarımını çözebilmek için oturdum ve sudoku çözdüm..Daha doğrusu çözmeye çalıştım. Eğer alışık değilseniz gazete eklerindeki en kolay sudoku bile başlarda size zor gelebiliyor! Ama kesinlikle romanın içinde yaşıyor ve onu daha iyi anlıyorsunuz. Her hikaye bunu o kadar yaşamamıza izin vermese de bu hikaye ucundan da olsa yaşayabilmek bana heyecan verdi diyebilirim.
Sudoku’nın kendine özel bir aritmetiği var. Yazar bu ironiyi çok güzel bir dil ile anlatmış.” Bir sudoku bulmacası çözmeye başlamak hem keyifli hem tedirgin ediciydi. Keyifliydi, çünkü boş kutuları birkaç kolay rakamın yerini hemen bularak doldurmak, sizi nelerin beklediğini bilmeden daldığınız bir maceranın içine sokuyordu. Ama bulmacanın nerede tıkanacağını bilmeden, yerleri o çok belirgin rakamları yazmanın sizi tuzağa doğru adım adım götürdüğünün farkında olmak, tedirginlik vericiydi. ….Oturup düşünürdünüz. Elinizdekileri. Dokuz haneli küçük kutuların, satırların, sütunların ihtiyaçlarını. Olasılıkları. Olasılıkların birbirini nasıl etkileyeceğini..”
Aslında sudoku bulmacası yarı-kapalı bir sistem. Bunun farkına varan ve bir sudoku bulmacasının insanları öldürebileceğine inanan bir grup polis ekibi, bu polis ekibinin başında kendini bunu çözmeye adamış bir komiser, sudoku uzmanı, aura’lar, odaklanma büyüleri ile son derece karmaşık bir maceraya sürükleniyor insan. Parapsikoloji ve Mantık konularına ilginiz olmasa bile dahi merakla sonuna kadar okumak istiyorsunuz.
Komiser : Canım benim, dedi, herkes sana emanet, dikkatli ol, tetikte ol, sakın kaygılanma.
Sudokucu kız: Merak da etmeyeyim değil mi, dedim
Komiser: Merak da etme.
Sudokucu Kız: Başka ne yapmayayım?
Komiser: Sakın başka birine bana baktığın gibi bakma.
Sudokucu kız: Tamam, dedim.
Nurdan Beşergil’in okuduğum ilk kitabında beni kendi açımdan hayal kırıklığına uğratan tek durum; kitabın kapağında ve sözlerinde insana yarattığı algı, tipik bir aşk cinayeti olabileceğine dair oluşan fikriniz kitapta ilerledikçe aslında bambaşka bir hikayeye bambaşka kahramanlara dönüşüyor. Kitabın algısıyla kitabın kendisi arasındaki fark bana göre oldukça fazla. Benim okumayı düşündüğüm hikaye ile okuduğum hikaye birbirinden farklı oldu. Azıcık bir hayal kırıklığı olsa bile yine de hikayedeki kurgusuyla insanı meraklandıran ve sonuna kadar okuma isteği uyandıran bir roman olmuş. Sudokuya ve enerjilere merakı olanlar veya farklı bir bakış açısı kazanmak istiyorum diyenler, sıradanlığın içine sıradışılık yerleştirilmiş bu kitabı rahatlıkla okuyabilirler.
(Bana Baktığın Gibi Bakma – Nurdan Beşergil – Can Yayınları – sf:221)
Gizem SAKALLI
gzmskll@gmail.com