
James Bond’lar
1-) Sean Connery (1962-1967 ve 1971)
Connery yapımcı Broccoli ve yazar Fleming’in ilk seçenekleri değildi. Patrick McGoohan, Richard Johnson, James Mason, Rex Harrison, David Niven, Trevor Howard ve Cary Grant’le anlaşamadıklarında, Bond’u oynayacak kişiyi seçmek için bir yarışma düzenlendiler. Bu yarışmanın altı finalisti, yapımcılar Broccoli, Saltzman ve Bond romanlarının yazarı Fleming tarafından bir teste tabi tutuldular. İlk olarak Peter Anthony adında, 28 yaşında bir modeli beğendiler. Fakat daha sonra Bond rolüyle başa çıkamayacağını anladılar. Kalan beş finalisttense Sean Connery ilk James Bond olma şansını kazandı. Sean Connery, James Bond’u ilk canlandırdığında 32 yaşındaydı.
Connery de aslında bir film serisinde oynamak için anlaşma imzalamaya isteksizdi. Fakat o zamanlarda daha tanınmamış bir aktör olduğundan ve eğer bu seri tutarsa kariyerine muhteşem bir yarar sağlayacağından kabul etti. Gerçekten de Bond filmleri sayesinde şöhrete kavuştu. İlk beş Bond filminde oynadı: Dr. No, From Russia With Love, Goldfinger, Thunderball ve You Only Live Twice. Daha sonra bir film arayla Diamonds Are Forever’da da rol aldı. Eon Productions serisinin haricinde yapılan bir Bond filmi olan Never Say Never Again’i de sayarsak, yedi defayla Roger Moore ile birlikte James Bond’u en çok oynayan aktördür. İskoç aktörün bütün Bond filmleri gişede başarıyı yakalamıştır.
Connery’nin beyazperdedeki James Bond karakterine katkısı büyüktür. Ian Fleming başta Connery’den ve İskoç olmasından memnun değildir. Bunu “Connery benim düşündüğüm Bond görünüşüne sahip değil. Aradığım şey James Bond, aşırı gelişmiş bir dublör değil” şeklinde belirtir. Fakat Connery’nin ilk Bond filmi olan Dr. No’daki performansından sonra çok etkilenir ve fikri tamamen değişir. Bu filmden sonra Fleming, Bond’a bir geçmiş verir ve Bond’un yarı İskoç, yarı İsviçre’li olduğunu yazar. Bu da Connery’nin Bond karakterine en büyük katkısıdır.
2-) George Lazenby (1969)
İkinci James Bond olan Lazenby Avustralya’lı olup, Birleşik Krallık dışındaki bir ülke vatandaşı olan tek James Bond olma özelliğini taşır.
Yapımcı Broccoli, Connery’den sonra Bond karakterini Timothy Dalton’ın oynamasını ister (daha sonraki filmlerde Bond olmuştur) ama Dalton, rol için çok genç olduğunu düşündüğünden, teklifi kibarca reddeder. John Richardson, Hans De Vries, Robert Campbell ve Anthony Rogers da Bond rolü için düşünülen oyunculardır.
Broccoli, Lazenby ile ilk olarak aynı kuaföre gittiklerinde tanışır. Daha sonra Big Fry reklamında görür kendisini. Lazenby, bu reklamda Bond’un markası haline gelen Rolex marka denizci kol saati takmakta ve Savile Row’da dikilmiş bir takım elbise giymekteydi. Bunlar Broccoli’nin dikkatini çekti ve Lazenby’nin Bond’u oynayabileceğini düşündü. Oyuncu seçmelerine çağrılan Lazenby, yanlışlıkla dublörleri çalıştıran profesyonel bir güreşçinin suratına yumruk attığında Broccoli, Lazenby’nin agresifliğini yansıtma yeteneğinden etkilendi ve Lazenby, Bond rolünü kapmış olarak seçmelerden ayrıldı.
Lazenby’ye yedi filmlik bir kontrat sunulsa da hem film boyunca ekiple yaşadığı sorunlardan, hem de menajerinin kendisini gizli ajanın modasının geçtiğine ikna etmesiyle sadece bir tane Bond filminde oynamıştır: On Her Majesty’s Secret Service.
Lazenby’nin Bond performansı karışık eleştiriler aldı. Bir çoğu Lazenby’nin fiziksel olarak uygun olduğunu, fakat giydiği kıyafetlerin uygunsuz olduğunu söyledi. Ayrıca repliklerini de iyi yansıtamadığı belirtildi. Bu da muhtemelen Avustralya aksanından dolayı çoğu repliğinin dublajlanmak zorunda kalınmasındandı. Son bir bilgi olarak da James Bond’un tek evlendiği zamanın Lazenby’nin Bond olduğu zamana rastladığını belirtiyim.
3-) Roger Moore (1973-1985)
Başarılı televizyon projeleri sebebiyle Roger Moore, James Bond’u oynamak için uzun bir süre uygun olmamıştı. Aslında kendisi de otobiyografisinde yazdığına göre Sean Connery rolü bırakana kadar Bond karakterini oynayacağını ya da Bond karakterini oynaması için düşünülen isimler arasında olacağını tahmin etmemişti. Connery’nin rolü bırakmasından sonra Bond karakteri için başvurabileceğini düşündü. Fakat Lazenby yeni Bond olarak seçildi ve daha sonra da Connery geri döndü. Ancak Connery’nin artık tamamen Bond filmlerini bıraktığını açıklamasıyla Roger Moore rolü istedi ve yapımcıların teklifini kabul ederek yeni Bond oldu. Moore’un yine otobiyografisinde söylediğine göre rolü ancak saçını kesmesi ve kilo vermesinden sonra alabilmesi biraz içerlemesine sebep olmuştu ama sonuçta rolü almıştı.
Roger Moore toplam yedi Bond filminde oynadı: Live And Let Die, The Man With The Golden Gun, The Spy Who Loved Me, Moonraker, For Your Eyes Only, Octopussy ve A View To A Kill. Bu performanslarıyla Eon Productions’ın Bond serisinde yedi defayla en çok ve yirmi iki yıl ile en uzun süre oynayan kişi oldu. Ayrıca Bond’u oynayan en yaşlı ve ilk İngiliz aktördür. Seriye başladığında 45 yaşında olan Moore, son filminde 58 yaşındaydı. 2004 yılındaki Akademi Ödülleri’nin anketinde “Best Bond” (En İyi Bond) seçildi.
Moore, Bond karakterine bürünürken Connery’yi ve The Saint dizisindeki kendi karakterini taklit etmekten sakındı. Bu sebeple karakterine daha komik bir hava kattı. Moore’un ilk iki Bond filminde klasik Bond motiflerinden kaçınıldığı rahatlıkla görülebilir. Örneğin sigara yerine puro, martini yerine burbon içer. Bond’un sigarayı tamamen bıraktığı dönem de yine Moore’un zamanına rastlar. 1970’ler boyunca filmler gittikçe daha komik olmaya, karanlık, hatta şiddetle karışık garip bir mizaha sahip olmaya başlar.
Eleştirmenler Roger Moore’un oynadığı Bond’u daha çekici, daha güler yüzlü, daha hesapçı ve daha şehvet düşkünü olarak tanımlarlar. Fiziksel olarak (en azından ilk filmlerinde) Connery’yi aratmaz. Fakat aksiyon sahnelerinde onun kadar zarif değildir. Moore’un oynadığı Bond filmleri daha fantastik ve daha mizahi olmuştur.
Moore 1981’deki For Your Eyes Only filminden sonra seriyi bırakmayı düşünür. Fakat bir şekilde Octopussy’yi çekmeye başlar. Octopussy çekilirken Moore 57 yaşındadır ve aksiyon sahnelerinde bolca (yüzü aşkın) dublör kullanır. Kendisinin son Bond filmi olan A View To A Kill ise, Moore’un çektiğinden pişman olduğu tek Bond filmidir ve eleştirmenler tarafından çok düşük notlar alır.
4-)Timothy Dalton (1987-1989)
1968 yılında Bond olması teklif edilen Gal oyuncu Dalton, rol için genç olduğunu söyleyerek teklifi reddetmişti. Fakat neredeyse 20 yıl sonra, Roger Moore’un bıraktığı yerde, bu sefer Bond olma sırası Dalton’a geçmişti.
Moore’un aksine Dalton daha karanlık ve daha ciddi bir Bond portresi çizer. Bunu yapmak için de The Spy Who Loved Me ya da Moonraker gibi fantastik senaryolar yerine, Fleming romanlarındaki gibi gerçekçi senaryolar olması için yapımcılara baskı yapar.
Dalton’ın Bond karakteri aldığı görevleri yapmak için her zaman istekli değildir ve genelde bunları yapmak hoşuna da gitmez. Mesela Dalton’ın ilk Bond filmi olan The Living Daylights’da Bond, bir arkadaşına “Başlarım verilen emirlere! M’e istediğini söyle. Eğer beni kovarsa, kendisine daha sonra teşekkürlerimi sunarım.” der. Diğer filmi olan Licence To Kill’de ise Bond, öldürülen arkadaşının intikamını almak için Gizli Servis’ten istifa eder.
Eleştirmenler tarafından mizah eksikliği yönünden eleştirilen Dalton, üçüncü filmini çekmek için uzun süre bekler. Senaryo yazarı Michael France, yazdığı senaryoyu bir türlü bitiremez ve film çekimi birkaç defa ertelenir. En sonunda Dalton rolü bıraktığını açıklar.
5-) Pierce Brosnan (1995-2002)
İrlandalı aktör Pierce Brosnan, Bond filmlerinin yapımcısı Broccoli ile For Your Eyes Only’nin setinde tanıştı. Filmde Brosnan’ın eşinin bir rolü vardı ve Brosnan, eşini ziyarete gelmişti. Broccoli kendisi için “Eğer rol kesebiliyorsa, tam da aradığım adam.” demiştir. Fakat 1985’de Roger Moore rolü bıraktığında, Brosnan oynadığı Remington Steele adlı dizi için kontratı olması sebebiyle rolü alamadı. 1987’de Remington Steele yayından kaldırıldı. Fakat eşine kanser teşhisi konulan Brosnan, eşi 1991’de ölünceye dek ona baktı. Eşinin ölümünden sonraki üç yıl boyunca nadiren filmlerde rol aldı. 1994’te artık Bond rolü için hazırdı. Goldfinger’ın hayatında izlediği ilk film olduğunu söyleyen Brosnan, rolü aldığına memnun olduğunu ve Goldfinger’ı izlerken az da olsa bir gün bu rolü oynayabilirim diye düşündüğünü ekledi.
Brosnan toplamda dört Bond filminde oynadı: GoldenEye, Tomorrow Never Dies, The World Is Not Enough ve Die Another Day. Dört filmin yönetmeni de farklı isimler oldu. Eleştirmenler yeni bir Bond filminin çekilmesinin mantıklı olmadığını, James Bond’un geçmişteki bir ikon olarak kalmasının daha doğru olacağını söylediler. Fakat GoldenEye yayınlandıktan sonra bu kanı değişti. Eleştiriler genelde pozitif yönde oldu. Brosnan’ın Bond duruşuysa, eski Bond’lara göre daha hassas, daha savunmasız ve psikolojik olarak daha eksiksiz bulundu.
Brosnan’ın dördüncü ve son Bond filmi olan Die Another Day yayınlandıktan kısa süre sonra, medya yeni Bond filminde oynayıp oynamayacağını sorgulamaya başladı. Brosnan ilk başta Connery’nin rolü altı defa oynadığını (Eon Productions serisinde altı, bir de seri dışında Bond filmi var) ve bunun iyi bir sayı olduğunu düşünüyordu. Fakat daha sonra eleştirmenlerin ve filmin hayranlarının Roger Moore’un Bond’u 58 yaşına kadar oynamasından memnun olmadıklarını hatırladı. Bütün bunları hesapladıktan sonra da, eleştirmenlerden ve hayranlardan beşinci film için büyük bir destek almasına rağmen tekrar Bond olmayı kabul etmedi.
6-) Daniel Craig (2006-devam ediyor)
Pierce Brosnan’ın Bond serisini bırakmasının ardından yeni Bond arayışları başladı. Eric Bana, Hugh Jackman, James Purefoy, Dougray Scott, Henry Cavill, Goran Višnjić, Julian McMahon, Gerard Butler ve Clive Owen gibi tanınmış Hollywood aktörlerinin yanı sıra, Sam Worthington, Alex O’Loughlin ve Rupert Friend gibi farklı ülkelerden daha az tanınmış aktörler de yeni Bond olması için düşünülmeye başlandı. Yapımcı Michael G. Wilson, bir ara 200 isimlik bir listenin olduğunu söyledi. Clive Owen ve Henry Cavill daha öne çıkan isimlerdendi. Owen’ın sebebi bilinmese de, Cavill’in o tarihte Bond olmak için çok genç -22 yaşında- olması, kendisinden vazgeçilmesinin sebebi oldu. 2005 Mayıs’ında yapımcılar Daniel Craig’in rol için ikna edildiğini söylediler. Fakat daha sonra Craig bir açıklamasında yapımcıların gerçekten ona Bond rolü için teklifte bulunduklarını, ama okuyabileceği bir senaryo olana kadar rolü kabul etmeyeceğini söyledi. Senaryoyu okuduktan sonra rolü kabul eden Craig, amacının Bond karakterine duygusal bir derinlik katmak olduğunu açıkladı.
Yapım aşaması boyunca Craig’in rol için doğru karar olup olmadığı tartışıldı. İnternetten çeşitli kampanyalar yapıldı. Protestocular, Craig’in Bond’da olması gereken uzun boya, yakışıklılığa, karanlık görünüşe ve karizmaya sahip olmadığını iddia ettiler. Craig’in Bond olması her ne kadar tartışmalı olsa da, eski Bond’ların beşi de (Sean Connery, George Lazenby, Roger Moore, Timothy Dalton ve Pierce Brosnan) Craig’in doğru seçim olduğunu söylediler. Hatta rol için düşünülen Clive Owen da Craig’i savundu.
Daniel Craig’in ilk Bond filmi olan Casino Royale yayınlandığında Craig, performansıyla büyük beğeni topladı. Casino Royale dünya çapında yaptığı gişeyle o güne kadar olan Bond filmleri arasında en büyük geliri elde etti. Yapımcılar hemen bir sonraki filmin hazırlıklarına başladılar.
Casino Royale’le serinin tekrardan başlamasını sağlayan yapımcılar, Bond filmlerinin köklerine dönmesini amaçladıklarını belirttiler. Fantastik unsurları ve değişik aygıtları senaryodan eleyerek daha sert, daha karanlık ve daha gerçekçi bir Bond yaratmak istediler. Böylece Casino Royale, 1969’daki On Her Majesty’s Secret Service’ten sonra ilk defa Fleming’in kitaplarına dayanarak çekilen film oldu. Tekrar başlayan seri daha önceki filmleri takip etmeyen, yeni bir zaman çizelgesi ve yeni bir hikayesi olan serinin ilk filmi oldu. Bu durum sadece bugün 50. yılını kutlayacak kadar uzun süren bir seriyi devam ettirmeye değil, aynı zamanda daha az deneyimli ve daha savunmasız bir Bond izlememize de yardım etti.
Craig’in ikinci Bond filmi olan Quantum Of Solace, Casino Royale kadar iyi eleştiriler almadı. Fakat gösterime girdiği ilk gün sadece İngiltere’de 4.9 milyon sterlin gelir sağlayarak, “İngiltere’de şimdiye kadar gösterime girdiği gün en çok gelir sağlayan film” olarak rekor kırdı. 14.9 milyon sterlinle bir önceki film olan Casino Royale’in elindeki “İngiltere’de gösterime girdiği ilk hafta sonu en çok gelir sağlayan film” rekorunu da, 15.5 milyon sterlinle geçti. Ayrıca 27 milyon dolarla Amerika ve Kanada’da, 67.5 milyon dolarla da dünya çapında “gösterime girdiği ilk hafta en çok gelir getiren film” oldu.
Skyfall, Daniel Craig’in üçüncü filmi olucak. (Ben şu an bunu yazarken tarih 25 Ekim 2012. Bu yüzden Skyfall ile ilgili kısmı gelecek zaman çekiminde yazıyorum. Siz bunu okurken gösterime girmiş olabilir.) Usta yönetmen Sam Mendes’in yönetimindeki Skyfall’da kötü adamı Javier Bardem canlandıracak.
Altıncı James Bond olan Daniel Craig 1968 doğumlu. Bu sebeple Bond serisi başladıktan sonra doğan ilk Bond olma özelliğini taşıyor. Ayrıca yazar Ian Fleming’in ölümünden sonra rolü üstlenen ilk aktör. Craig, çizdiği Bond portresini anti kahraman olarak tanımlıyor: “Rolü oynarken sürekli kendi kendime sorduğum soru şuydu; ‘Ben iyi adam mıyım? Yoksa sadece iyilerin tarafında çalışan kötü adam mıyım?’ Bond’un yaptığı işi basite indirgersek suikastçilikten başka bir şey değil. Daha önce hiç karanlık tarafının sorgulanmaması gereken bir rolde oynamamıştım. Sorduğum sorunun filmin sonunda kafa karıştırıcı bir şekilde kalması gerektiğini düşünmüyorum, ama film boyunca Bond’un kim olduğu sorgulanmalı.” Craig ayrıca en sevdiği Bond aktörünün Sean Connery olduğunu belirtiyor ve ekliyor: “Hiçbir zaman başka birinin oyunculuğunu kopyalamam. Kimsenin etkisinde kalmam veya birinin oynadığı rolü geliştirmeye çalışmam. Bu benim için anlamsız bir alıştırma olur.” En sevdiği Bond filmiyse, yine Sean Connery’nin James Bond’u canlandırdığı From Russia With Love. Bir röportajda Connery’ye bunlardan bahsedildiğinde Connery “gururunun okşandığını” ve Craig’in Bond karakterine gerçekten “tehlike unsuru” kattığını söylemiş.
Skyfall’dan sonra iki Bond filmi için daha kontratı olan Daniel Craig, toplamda (eğer bir değişiklik olmazsa) beş defa Ajan 007 James Bond’u canlandırmış olacak. Bir sonraki filmin çekileceği ve 2014 sonunda gösterime gireceğiyse doğrulandı. Inception, The Prestige, yeni Batman serisi ve Memento gibi filmlerin yönetmeni Christopher Nolan’ın, yeni Bond filminin yönetmenliğini üstlenmek istediğiyse söylentiler arasında.
Özcan UZUN
007 James Bond’lar üzerine çok iyi bir yazı devamını ve filmlerini bekliyoruz:)