
Bazen aklı başında olmak ne kadar can sıkıcıysa delilik de o kadar keyifli olabiliyor. Deliyken dünyayı umursamazsınız. Ama eğer aklın hâkimiyeti altına girerseniz, mekanikleşirsiniz. Bunun örneğini görmek isterseniz doğaya bakmanızı tavsiye ederim. Çünkü en mutlu canlılar, kendi doğal akışlarında yaşayan ve akla ihtiyaç duymayanlardır. Arıları düşünün, insan aklının yarattığı hırs ve intikamdan yoksun ama mutlu ve çalışkan yaratıklardır.
— Sevgili bayan! Hayalinizde, hatta rüyanızda bile görmediğiniz bir mutluluk sizi bekliyor!.. Düşmanlarınızın bütün oyunlarına rağmen yakında birleşecek ve ömür boyu birbirimizden ayrılmayacağız…”
Oyunlaştırılmış şekliyle sahnelerimizde büyük bir zafer kazanmış olan bu hikâyeyi okuyunca yaşadığı gerçeklerle baş edemeyen bir adamın hayata farklı bir pencereden bakmasına kısaca delirmesine tanık olacaksınız. Hem de gülümseyen bir tanık!
( Gogol, Bir Delinin Hatıra Defteri, Çev. Nihal Yalaza Taluy, Varlık Yayınları, s. 101)
aslında hepimiz bir deliyizz :)))
Kitap bize akıl hastalığı olan birisininde insan olduğu gerçeğini ve onun da birtakım duygulara sahip olabildiğini göstermesi açısından önem taşıyor. Bir kimseyi deli diye yadırgamamalı onlara gerekli ilgi ve alakayı göstermeliyiz bu toplumsal bir vazifedir dolayısıyla bu yazı bir nebze de olsa sosyal bir mesaj taşıyor. Teşekkürler Burcu 🙂