
Clausewitz’in savaş distopyası
Gülboy’un modeli
Büyük güçlerin icadı
Avrupa’da 1815 Viyana Kongresi’nin ardından İngiltere, Rusya, Avusturya, Prusya ve Fransa kendilerini Büyük Güçler olarak tanımlamışlardır. Bu devletler, kendilerini yüz yıl boyunca Avrupa’nın diğer devletlerinden nitelik ve nicelik olarak ayırmış ve dışlayıcı bir hiyerarşi inşa etmişlerdir. Büyük güçlerin hangi ölçütlere göre ve kimler tarafından belirlendiği sorusu ise kısır bir döngü yaratmaktadır zira büyük güç sayılabilmek ancak diğer büyük güçler tarafından bir büyük güç olarak tanınmakla mümkündür. Dolayısıyla bu grup dışa kapalıdır ve statükocudur. Herhangi bir büyük gücün mevcut statükoyu bozmaya girişen bir hareketlenmesinin olması durumunda diğer büyük güçler bir araya gelerek söz konusu duruma karşı tavır koymakta ve bu tavır da diplomatik tepkiden savaşa uzanan bir yelpaze oluşturmaktadır. Bununla birlikte büyük güçler, savaşları minimize ederek, sorunları diplomasi aracılığıyla çözme siyasetini 19. yüz-yılın geneline hakim kılmayı başarmışlardır. Diplomasinin üstün geldiği 1815-1914 arası yüz yıllık döneme Avrupa Uyumu denilmektedir.
Avrupa Uyumu’nun inşası
İngiltere ve Almanya’nın ‘düşmanlaşması’
Avrupa Uyumu’nun krizi: ‘Saldırı Kültü’
Askeri teknolojideki değişim, saldırıyı savunmaya avantajlı kılmıştır. Bu da devletlerin uyum siyasetinden çatışma siyasetine meyletmelerine yol açmış, savaşın daha olası bir sorun çözüm yöntemi olarak görülmesini sağlamıştır. Saldırının savunmadan güçlü bir konuma geçmesi, ilk saldırana avantaj sağlamaktadır. Böylece devletler hem daha yayılmacı amaçlara yönelmişler, hem de daha güvensiz bir savunma durumuna düşmüşlerdir. Bu durum kıtayı güvenlik açısından istikrarsızlaştırmıştır. Bir çatışmada saldırıyı başlatanın üstünlük sağlayacağı görüşü, “önleyici savaş”a başvurma olasılığını arttırmıştır. Bundaki motivasyon, bir devletin, potansiyel rakip olarak gördüğü bir başka devleti kendisin-den güçlü hale gelmeden etkisizleştirmektir. Böylece büyük güçler statükonun korunmasından çok, statükonun bozulmasına meyletmişlerdir.