
“ Sınırsız bilgiye ve zevke sahip olma şansı, yaratıcılık olmadan bir işe yarar mı? ”
Derler ki, Shakespeare ile Marlowe aynı kişidir. Shakespeare’in yazdığı bütün eserler aslında Marlowe’un elinden çıkmadır. Christopher Marlowe hakkında daha bir sürü söylenti dolanır durur etrafta; yok efendim Kraliçe Elizabeth’in casusuymuş, yok Shakespeare onu kıskandığı için komplo kurmuş ve onu öldürtmüş falan filan. Bunlar doğru mu değil mi bilemem ama 16. Yüzyıl dendiğinde akla ilk Shakespeare’in gelmesinin 29 yaşında bir bar kavgasında bıçaklanarak öldürülen Christopher Marlowe’a biraz haksızlık olduğunu düşünürüm hep.
Christopher Marlowe
Marlowe, döneminin en parlak sanatçılarından biri. Cambridge’de eğitim görmüş, başı pek çok kez belaya girmiş, kilisenin bir dönem peşine düştüğü bir şair ve oyun yazarı. 16. Yüzyıl İngiltere’sinde her ne kadar hümanizm, bireyselcilik felsefeleri yavaş yavaş yayılmaya başlamışsa da, Katolik Kilisesi’nin baskıları da son hızla devam etmekteydi. Hal böyle olunca Marlowe’un o dönem insanı için son derece dokunulmaz olan dinsel konulara alaycı yaklaşımı, onu hem yalnız hem isyankâr hem de devrimci yaptı.
Marlowe’un en iyi eseri olarak kabul edilen Doktor Faustus’un başkarakterini belki daha önce duymuşsunuzdur. Faust birçok esere konu olmuş bir kahraman. Tarihi belgelere göre Johann Faust, 16. Yüzyıl Almanya’sında yaşamış bir Rönesans bilgini. Yaşadığı dönemde halihazırda var olan şeytan korkusu sebebiyle; bu büyücülükle fazla haşır neşir, sürekli kehanetlerde bulunan ve garip garip hikâyeler anlatan adam hakkında ruhunu şeytana sattığıyla ilgili söylentiler çıkmış. Bu söylentiler Almanya’yı aşıp Avrupa’ya yayılmış. Christopher Marlowe’da muhteşem akıcı diliyle bu ilginç adamın öyküsünü sahneye aktardığında oyun birden Elizabeth Dönemi’nin en çok ses getiren oyunlarından biri olmuş.
Marlowe’un karakterleri tutkulu, duygularını aşırı yoğun yaşayan ve her zaman şairane kişilerdir. Bu durum Doktor Faustus’ta da değişmez.
Marlowe’un Faustus’u her konuştuğunda şairane, her türlü güzelliğe hayran ve öğrenmeye aç klasik bir Rönesans adamı. Sanat ve bilim adına öğrenilebilecek ne varsa öğrenmiş ve ulaşılabilecek tüm bilgilerin sınırına ulaştığı için de son derece hoşnutsuz. Oyunun en başında Faustus, vazgeçilmez kabul ettiği tüm bilimlerin artık kendisine bir şey kazandırmadığını düşünür.
“Yet art thou still but Faustus, and a man.” ¹
Faustus daha ilk konuşmasında insan olmayı ne kadar aşağılayıcı bulduğunu belli eder. Faustus’a göre büyücülük sayesinde yapılacak o kadar çok şey vardır ki. İşte tam da bu yüzden şeytanla bir anlaşma yapar. Anlaşmaya göre Faustus, yirmi dört yıllık sınırsız bilgi ve zevk karşılığında ruhunu şeytana satacaktır. Emrinde Mephistopheles* ile yirmi dört yıl boyunca istediği her sorunun cevabını alabilecek ve her şeyi yapabilecektir ama yirmi dört yılın sonunda Lucifer gelip ruhunu cehenneme götürecektir.
Faustus o kadar iddialı girmişti ki konuya, şeytana soracağı soruların akıllara asla gelmeyecek şeyler olduğundan emindim; neticede karşımızda evrendeki bütün bilgilere sahip, öğrenilecek ne varsa yalayıp yutmuş ve belli ki hayal gücü inanılmaz geniş bir karakter vardı. Marlowe büyük bir beceriyle beni ters köşe yapmayı başardı.
Sonrası, pek umduğum gibi olmadı açıkçası. Faustus, Mephitopheles² ile geçen yirmi dört yılda resmen boşa yaşadı. Muhteşem konuştu, ağzından çıkan her kelime kusursuzdu; ama yaptıkları ve sordukları ile koca bir hayal kırıklığı oldu. Sanırım Faustus edebiyat dünyasında kendi elleriyle potansiyelini çamura fırlatan en baş karakterlerden biri. 16. Yüzyıl’da yaşamış olsaydım, Marlowe beni oyunda bir karakter yapmış olsaydı ve Faustus’a iki çift laf etme hakkım olsaydı ona kabaca şöyle şeyler söylerdim muhtemelen.
‘Ah çalıyor, çalıyor! Bedenim, şimdi karış havaya;
Yoksa Lucifer gelip seni canlı canlı cehenneme götürecek. Ah, ruhum, küçük su damlacıklarına dönüş,
Düş okyanusa, asla bulunama. Tanrım, merhamet et bana, öyle kötü bakma bana;
Engerekler, yılanlar, bırakın biraz daha nefes alayım!
Açma ağzını çirkin cehennem! Lucifer, gelme!
Yakacağım kitaplarımı’ ³
diye ağlayıp merhamet dilendiğinde çok bile yaşamış olduğunu düşündüm. Bence sen çoktan cehenneme gitmeyi hak etmiştin, ama düşündüğün gibi ruhunu şeytana sattığın için falan değil; yaratıcılıktan yoksun olduğun için Faustus.
¹ Yine de sen sadece Faustus’sun, bir insansın.
² Mefistofeles
³ O, it strikes, it strikes! Now, body, turn to air,
Or Lucifer will bear thee quick to hell!
O soul, be chang’d into little water-drops,
And fall into the ocean, ne’er be found!
My God, my god, look not so fierce on me!
Adders and serpents, let me breathe a while!
Ugly hell, gape not! Come not, Lucifer!
I’ll burn my books!
Bilgilendirici.
Çok güzel, elinize sağlık.
Faustus kelimesi bir hikayede hitap olarak karşıma çıktığından beri ne olduğunu araştırıyorum.
Sonuçlarda bu kitaptan alıntılandığını öğrenince bu kitabı da araştırdım. Uzun bir süredir araştırıyorum ve ulaşabişdiğim tüm yazı ve yorumları okuyorum ancak istediğimi öğrenemedim.
Birine Faustus’um şeklinde hitap edilmesinin sebebi nedir ? Ne kastedilir ?