2023/12/06
dunyanin-oykusu-dergisi
Dünyanın Öyküsü 6. sayısında aralarında Hermann Hesse ve Imre Török’ün de olduğu 8 yabancı öykücüye ve  13 Türkçe öyküye yer veriliyor. Öykülerin yanı sıra dergide yer alan konu başlıkları şöyle; 

Hâle Seval “Kırılgan Bir Çerçevede Öykü ve Şiir: Füruzan ve Haydar Ergülen”; 
Mehmet Akif Ertaş “Hem İstanbullu hem Türkiyeli Bir Dil Dibeği: Metin Eloğlu”; 
Zafer Doruk, nasıl yazdı;
Ahmet Sait Akçay, “Ömer Ayhan ve ‘Kurmaca Yükü’ Kavramı”; 
Eylem Ata Güleç, “Kısa Öykü Sıcak İçilir”; 
Kadir Yüksel, “Öteki Kışın Kitabı” ve “Çölde Deve” kitapları; 
Gül Durmaz, “Hikâye Dergiciliğinin Mecrasını Değiştiren Dergi: Seçilmiş Hikâyeler”; 
Halil Genç, “Her Şey Edebiyat İçin”i yazdı. 
Üç Jeton dergisinden Ertuğrul Emin Akgün ile yapılan söyleşi; 
Didem Görkayin Mahir Ünsal Eriş ile yaptığı masabaşı söyleşi;
Nemika Tuğcu’nun “Günyüzü Atölyesi” 
Tekgül Arı’nın “Öykü Atölyesi”. 

Ayrıca Suriyeli yazar ve çevirmen Abdülkadir AbdelliDünyanın Öyküsü okurları için Arap hikâyeciliğinin öncüllerini de içeren Suriye’deki hikâye sanatının gelişimini yazdı. “Suriye’de Hikâye Sanatı Gelişimi” başlıklı bu yazı 1930’lardan bugüne Suriye hikâyeciliğinin dönemsel özelliklerini ve bu dönemlere damgasını vuran yazarların yaşamlarına yer veriyor.
Derginin genel yayın yönetmeni Özcan Karabulut, 6. sayının sunuş yazısında geçen bir yılın eleştirel bir değerlendirmesini yaptı:
Hiçbir sayımızda dergimizin baskı sayısından söz etmedik, oran hesaplamalarına girmedik, dağıtım sorunlarını okura yansıtmadık. Yeni bir öykü dergisine ihtiyaç olduğunu öngördük ve heyecanımızı, hayallerimiziyeterince okura, genç-usta yazara taşımaya, paylaşmaya ve birlikte bir dergi çıkarmaya çalıştık. İyi dergiyi baskı-okur sayısında değil, içeriğiyle, biçimiyle derginin kalitesinde aradık. Bununla birlikte, derginin sorunlarını konuşup tartışmadığımız söylenemez. İlk ve son kez belirtmemiz gerekirse, ölü bir sistemi dirilterek yaklaşık üç yüz aboneyle yola çıktık. “Bin okura ulaşan bir edebiyat dergisi çıkarana şapka çıkarılır” deniliyor. Gerçekten böyleyse, pahalı bir dergi olmamıza rağmen ulaştığımız okur sayısıyla bir değil, bir buçuk, hatta iki kez şapka çıkarılması gerekir.
Dünyanın Öyküsü olarak, kendi etkinlik alanlarımızla bir edebiyat örgütlenmesini başlatırken, öykü edebiyatına ne gibi katkılarda bulunacağımız konusunda bir fikrimiz, bir irademiz vardı. Kendimize özgü bir dergi pratiğiyle bir yılı geride bırakırken, edebiyat dünyasına kazandırdıklarımız konusunda da bir fikrimiz var elbette. Hayır, bunları sıralamayacağız, sadece tek bir soru soracağız: Sevgili öykücüler, dergi yayın yönetmenlerinin kapınızı çalmalarından mutlu musunuz?
Dergi logomuz ve kapak tasarımımız konusunda eleştiriler var. Fiyatımız konusunda da. Telif veriyorsunuz, yeterince ilan alamıyorsunuz ve en pahalı edebiyat dergisinden yüzde elli daha pahalı çıkıyorsunuz. “İki paket sigara parası, ilgilisi satın alır,” denilebilir. Bu bir görüş. Bizim görüşümüz de şu: Mümkünse, derginin fiyatı sonsuza kadar aynı kalsın. Ama logomuz ve kapak tasarımımız değişsin lütfen!
Dünyanın Öyküsü henüz yayımlanmadan, dergiye ömür biçenler çıktı. Doğru ya, öykünün dergisi ya da dergileri vardı, bize ne oluyordu? İyi ama, doksanlarda, iki binlerde biz yok muyduk? Son dönemde öykü edebiyatı dünyasında, kimler nasıl bir yer edindiyse, bunda az da olsa bizim de payımız yok muydu? Anlayabileceğimiz nedenlerle dergimize mesafeli duran öykücüler de yok değil. Arkadaşlarımızın bu tutumunu anlayışla, olgunlukla karşılıyoruz. Bu öykücülerimizden bazıları yedi-sekiz sayfalık sözleşmelere imza atıyor, beş yıllığına, on yıllığına yayınevlerine bağlanıyorlar. Sonra da, yayınevleri tarafından verilen yemeklerde uzun masalara oturup, yayınevinin yetkilileriyle özel masalarda yemek yiyen çoksatan yazarları izliyorlar. Galiba edebiyatın düzeninden memnunlar; sustuklarında başlarının ağrımayacağını, yollarının açılma ihtimali olduğunu biliyorlar. Susmayıp köle yazarlık sistemine itiraz edenlere ne mi oluyor? Siz sözleşmenizi uzatmıyorsunuz, yayınevi sizin üzerinizden derginizi cezalandırıyor; ilanı kesiyor…
Siz öyküye gönül veren sevgili okurlar, öykü edebiyatına canlılık getirdiğimize inanmıyorsanız, batırın bu dergiyi gitsin. Bizden edebiyatın egemenlerine biat etmemiz bekleniyorsa, batsın onların dünyası, batsın bu dünya!

Yorum Yapmasam Olmaz :)