
“Edebiyatın güzel yanlarından biri budur. Keşfedersiniz ki özlemleriniz evrensel özlemlerdir, yalnız ve tek başına değilsinizdir. Aitsinizdir.”
– F. Scott Fitzgerald
2012 yılında kaybettiğimiz, fantezi, bilim kurgu ve korku türlerinin önde gelen isimlerinden Ray Bradbury’nin 20 yaşındayken kaleme aldığı, ilk olarak ise 1946 yılında yayınlanan “Eve Dönüş” adında bir öyküsü vardır. Yayınlanma öyküsü ilginçtir. Dönemin fantezi, bilim kurgu ve korku türlerinde öncü dergisi Weird Tales tarafından reddedilen öykü, Mademoiselle dergisinde, o dönem henüz genç bir yardımcı editör olan Truman Capote tarafından keşfedilir. Evet, daha sonra, özellikle “Tiffany’de Kahvaltı” (1958, Breakfast At Tiffany’s) ve “Soğukkanlılıkla” (1966, In Cold Blood) gibi kült kitaplarıyla tanıyacağımız Truman Capote söz konusu. Öykü, yayınlandığı tarihten sonra çeşitli versiyonları ve türevleriyle bir yelpaze gibi açılmıştır. Barındırdığı korku temaları ön panelde belirgin şekilde yer bulduğundan olsa gerek, çağımızda bazı ülkelerde kutlanan, artık pagan ve Hıristiyan kökenlerinden bir hayli uzakta, daha seküler bir durumda bulunan Cadılar Bayramının klasiklerinden sayılmaktadır.
METAFORLAR ARASINDA
Ray Bradbury’nin en çok bilinen eserleri arasında, özellikle, kitapların yakıldığı bir geleceği konu alan distopya klasiği Fahrenheit 451 (Fahrenheit 451 ve Yakma Zevki inceleme yazıları için bkz. 16 Mart 2012 tarihli yazı), Mars Yıllıkları ve Resimli Adam bulunur. En çok bilinen kitaplarının İthaki Yayınları tarafından dilimize kazandırıldığını hatırlatalım.
Elbette henüz tercüme edilmeyen daha pek çok romanı, öykü toplaması, kurgu dışı kitapları haricinde yazarın pek çok senaryo ve tiyatro oyunu da bulunmaktadır. Eve Dönüş öyküsü, daha önce Bradbury’nin öykü toplamalarında yer almıştır fakat başlı başına bir kitap olarak ilk kez Dave McKean’in illüstrasyonlarıyla, grafik roman tarzında 2006 yılında basılmıştır. İthaki yayınlarının tercümesiyle (tercümesi oldukça zor olan bir metnin altından kalkmayı başardığı için Elif Ersavcı’ya, ayrıca grafik uygulamalara tercüme metinleri orijinalinden farksız ve eksiksiz şekilde uygulamayı başarabilen Şükrü Karakoç’a titiz çalışmaları için teşekkürler) raflardaki yerini alıyor.
Eve Dönüş, özetle, bir Cadılar Bayramı arifesinde, eve dönüş partisiyle bir araya gelen geniş bir hortlak ailesinin, onlara hiç benzemeyen, canlı çocuğunun öyküsünü konu ediniyor. Elbette korku öğeleriyle bezeli bu öyküyü, olduğu şey gibi ele alarak keyfine varmak da mümkün ancak metaforlarını da deşmesi bir o kadar eğlenceli. Bu bakımdan çoğunlukla ve hatayla ele alındığı gibi, sadece çocuk edebiyatı kapsamında değerlendirilemeyecek bir öykü olduğunu belirtmekte fayda var.
Dave McKean’in illüstrasyonlarında da özellikle gözlenebilen ve inanılmaz şekilde altını çizdiği bu yarı-yabani formun, estetik ve şiirle dans eden yaban bir döküm olduğunu söylemek mümkün. Öykünün belirgin katmanında, geniş bir aile içinde kendini farklı, yabancı ve uzak hisseden bir çocuğun varlığı ilk göze çarpan şeylerden biri. Bu nedenledir ki Bradbury’nin öyküsünün yarı otobiyografik doneler içerdiği yönündeki varsayımlar azımsanmayacak kadar çoğunlukta. Yazarın çocukluğunu, geniş bir aile içinde, sorunsuz ama yabancılaşma duygularıyla geçirdiğini göz önüne alınınca, -en azından- ilk katman için bu varsayımın geçerliliği, doğrulama aşamasında olsa da ilk gençlik yılları için genel geçer bir ruh halini kapsaması, bir bakıma bunu, otobiyografik bir önerme olmaktan çok kurgunun yarattığı bir zorunluluk durumuna taşıyor. Kurguda kullanılan diğer öğelerin ise bunun aksine daha evrensel metaforları içerdiğini söylemek mümkün. Özellikle “bir başkasının zihnine girmek” gibi daha açık metaforlarda özne-söylem, empati ve kaçış aşamalarında “yaratıcılık” faktörünün, bir yazarın kurgusunda gezindiğini gözlemlemek oldukça kolay.
ÖYKÜYE YENİ FORM KAZANDIRMAK
Öyküden ve yazarından bu kadar bahsetmişken, çizimleriyle öykünün atmosferi kadar planını da yeni bir formla buluşturan sanatçıdan bahsetmemek olmaz. 1963 doğumlu Dave McKean, çizgi-romanlar ve kitaplar için yaptığı kapak çalışmalarıyla ve çizgi-roman çalışmalarıyla ülkemizde de oldukça tanınan görsel bir sanatçıdır. Sanat anlayışı, müzikle de iç içe (aynı zamanda başarılı bir jazz piyanistidir), sinemaya da sıçrayan (bkz. MirrorMask), entelektüel anlamda da doygun bir anlayışta seyreder. Kendine has yarattığı çoklu-platform taşıyan belirleyici tarzının yanında, benzeri pek çok modern sanatçının aksine (özellikle bkz. Bill Sienkiewicz ve çalışmaları), bilinirlik açısından yeraltında kalmamış, ismini ve sanatını kalabalıklara taşımayı başarmıştır. Şüphesiz bu yüzeye çıkışta, birlikte çalıştığı yazarların büyük katkısı vardır. Özellikle Neil Gaiman ile birlikte imza attıkları çalışmalar (gerek çizgi roman, gerek Gaiman’ın kitaplarının grafik versiyonları, gerek sinema) bu çıkışın temel taşlarından biridir.
Kariyeri boyunca Gaiman dışında, Grant Morrison gibi çizgi roman türünün saygın yazarlarıyla da çalışmasının dışında, aralarında Dream Theater, Alice Cooper, Tori Amos, Testament ve daha pek çoklarının bulunduğu müzik grubu ve müzisyenin albüm kapaklarının tasarımlarında bulunmuştur. Grafik roman çalışmaları arasında özellikle, sanatçıyı ve yaratım sürecini işlediği “Cages” (1990-1996) çarpıcıdır. Evrimsel biyolog Richard Dawkins’in “Gerçeğin Büyüsü” (Kuzey Yayınları, 2012) kitabına kattığı illüstrasyonlar da oldukça ilgi çekicidir.
Sonuç olarak ise “Eve Dönüş” ile gerçekleşen McKean ve Bradbury’nin bu karşılaşmasından büyülü bir bütünlük açığa çıktığını, hatta McKean’in “yaratıcılık” ve “yaratım” üzerine imgelerini saçtığı daha erken dönem çalışmalarına benzer, kendi “yaratım”ına yönelik bir eve dönüşü, bir Bradbury öyküsüyle sağladığını söyleyebiliriz. Bu çalışma, mevzubahis türlerle ilgili okur için sadece iyi bir kitap değil aynı zamanda değerli bir koleksiyon parçası olacaktır.
Haftaya görüşmek dileğiyle…
(Eve Dönüş, Ray Bradbury – Dave McKean, İthaki Yayınları, 56 sf.)
M. Salih KURT
mustafa.salih.kurt@gmail.com