
“İnsanlığın başardığı her şey yaratıcı fantezinin sonucudur, öyleyse hayal gücünü küçümsemeye ne hakkımız var?”
– Carl Gustav Jung
Elimden geldiğince, incelemeye değer eserler de yayıncılar tarafından raflara taşındıkça, bu güne kadar fantastik kurgu, bilim kurgu, çizgi roman ve korku edebiyatı eserlerine değinmeye gayret gösterdim. Alt türleri, yazarları okurlara tanıtmaya çalıştım. Elbette haftalık, bir gün var olup ertesi gün rahatlıkla unutulacak bir yayının içerisinde düzenli yazmanın ortaya çıkardığı sorulardan bazıları şunlardır; söylediklerinizi gerektiğinde tekrar etmeli misiniz? Hangileri okuyucuda yer etmiş, hangileri çoktan unutulmuştur? Referans göstereceğiniz yazı, okurun yüzde kaçına daha önce ulaşmıştır? Bütün bu sorular sonrasında, belirli şeyleri ele almak itiraf etmeliyim ki zorlaşıyor. Bunun altından, aynı şeyleri tekrar etmemek, yeni şeyleri söylemeye de fırsat tanımak adına sıklıkla yazılarımda falanca tarihteki yazıma yönelik düştüğüm kısa notlarla kalkmaya çalışıyorum. Şu ana kadar, en azından gelen e-postalar doğrultusunda okurun da bundan memnun olduğunu söylemem mümkün. Ancak öyle durumlar oluyor ki dilim döndüğünce her şeyin en başına dönüp, bir kez daha hatırlatmak, farklı unsurları da barındıran yeni bir üslupla sıkılmadan tekrar anlatmak zorunda kalıyorum.
Son bir ay içerisinde, fantastik kurgu, bilim kurgu, korku edebiyatı ve çizgi romanlara yönelik, üzerine titrenmesi gereken pek bir kitabın raflarda yerini almaması sebebiyle ortalama çizgimin dışında farklı türlerde yine değerli gördüğüm eserleri, yazarları tanıttım. Farklı türlerde yazarları tanıtmamın okurum üzerinde olumsuz izlenim oluşturacağından çekiniyordum fakat sizlerden gelen tepkiler bütün bu şüphelerimi dağıttı. Bu süre içerisinde –aslında ta başından beri- Aydınlık Kitap dahil, diğer dergi, kitap eki ve platformlarda gerek fantastik kurgu, gerek bilim kurgu alanında yazılan yazıları sıklıkla takip ettim. Verilen hatalı bilgilerin, yanlış ve eksik yorumların, kitaplar ve yazarlar hakkında eksik bilgilerin sınırı yoktu. Özensizce yapılmış internet aramalarında karşılarına çıkan ilk cümleler aceleyle yazıların mottosu haline getirilmiş, yazılar daha doğmadan sakat bırakılmıştı. Hepsinin ötesinde, kurguların alt ve üst türlerine yönelik yansıtılan bilgisizlik sonsuz bir uçurumdu. Yine bu yazıları kaleme alan yazarların bir kısmı hiç olmazsa okura saygı kapsamında, bahsi geçen türlerde uzman olmamasına karşın, yalın bir okur gözüyle kitabı veya yazarı incelediğini dile getiriyordu. Bu elbette mümkündü. Ancak görüşlerinin yanına eksik ve hatalı bilgileri eklemelerinin (bunlardan örnekleri yazı içinde sıkça göreceksiniz) pek de affedilir yanı ne yazık ki yoktu. Esasında bir açıdan, bu tip yazıların, türle daha önce karşılaşmamış “yalın okur” üzerinde, bir de eksik bilgiyle nasıl etki yaratacağını bizlere gösteren değerli, incelemeye değer bir yanı da mevcuttu. İşte tam da bu değer üzerine, belirli sisleri dağıtmak amacıyla, fantezinin başlangıcına ve tür ayrımına yönelik temel bilgileri kısaca ele almaya çalışan bir yazıyı kaleme almak zorundaydım çünkü karşılaşılan hatalı çıkarımlar ve tür üzerine yanlış anlaşılmalar pek çok açıdan ürkütücüydü…
