
Fakat Altıkırkbeş Yayınlarından çıkan “Hayvan Öyküleri”nin arka kapak yazısı, zihninizde sadece cevabının ne olduğunu hiç mi hiç kestiremediğiniz sorular uyandırıyor. Tıpkı Kafka gibi… Kitabı okurken, kendimi içten içe şu soruyu sorarken yakaladım: “İnsan niçin kendini bir köpek yerine koyup, sayfalarca; köpeğin gözünden hayatı anlamlandırma çabasına girişir?” Kimi kitaplar vardır ki, koca bir külliyatın ip uçlarını taşıdığından okunur, kimileri yazarın olağanüstü yazım tekniğinden, bazıları ince bir işçilikle değindiği temalardan… Kafka okumak ise, bir ruhu anlamaktır. Çünkü Kafka’nın ruhu -belki de kitaplarından bile- çözümlenmesi zor; usta gözlere muhtaçtır.
Ferit Edgü, Kafka’nın Aforizmalar olarak Türkçeye çevrilen kitabının önsözünde, “Kafka, içinde yaşadığı dönemin, o dönemin olaylarının değil, gelmiş geçmiş tüm zamanların toplumsal mekanizmalarının yarattığı yalnızlığı, anlamsızlığı betimlemiştir. Kuşkusuz karanlık bir tablodur bu. Bu karanlık tabloyu aydınlatan ise, Kafka Güneşi’dir.” Der. Saygıdeğer okur, bilhassa içinde yaşadığımız coğrafyada, insanların ayrıştığı, kutuplaştığı şu günlerde; bırakınız karşısındaki insanı dinleyip,anlamayı, bir hayvanla dahi özdeşleşebilen Kafka’nın Güneşi, gözünüzü mü alacak yoksa sizi aydınlığa mı çıkaracak bilinmez…
KAFKA’YI ANLAMA KILAVUZU: “BABAYA MEKTUP” http://t.co/UecyKP0VoJ #franzKafka #Kafka @CanYayinlari #kitap #book #read pic.twitter.com/8Pvx36bMIv
— Eskimeyen Kitaplar (@EskimeyenKitap) 8 Şubat 2014