
Kedili Şiir
Erol Güney ve Kedisi Edibe
Erol Güney anlatır:
Kedi olmak zordur ve güzeldir. 22 yıl yaşaması mucizeydi. Kedi ömrüyle 140 yaşında öldü. Eminim ki ben Vietnam’a savaş haberi için iki-üç aylığına gitmeseydim, bir iki sene daha yaşatırdım. Çok akıllı bir kediydi ama son zamanlarda alzheimer gibi olmuştu. Sokak kedisiydi. Ankara’da Sağlık Sokağı’ndaki evimizin bahçesi vardı. Miyavlarken buldum. Baharda çiftleşmek için sokağa çıkmasını istemezdim. Dişi kediler daha cana yakın oluyor. Karım Dora, İsrail’e benden sonra geldi. Bana çok büyük bir sürpriz yaptı. Edibe’ye de pasaport almış, getirdi. Türkiye’de ciğerciler geçerdi sokaktan. ‘Ciğeeer ciğeer’ diye bağırrlardı. Edibe öğrenmişti, tanırdı o sesi. 50’lerin İsrail’i şimdiki gibi bolluklu değildi. Ciğer bulamadık bir türlü. Aylarca hiçbir şey yemedi hiçbir şey. Edibe’nin hayatını kurtarıp iyi bir hayat verdim. Biz ona Pusi derdik. Orhan Veli o kadar sevdi, ona o kadar gülmeye başladı ki, sert bakışı kaybolmaya başladı. Sonra adına Edibe dedi. Kucağına geliyordu hep. Kediler, bütün hayvanlar hissediyorlar özel insanları. O çok, çok seviyordu Edibe’yi. O da oyunlar yapıyordu. Edibe dışarı çıkıp aşk yapmak istiyordu. Yanında Orhan vardı. Yazdı şiiri Edibe için:
Bir erkek kediyle bir parça ciğer
Dünyadan bütün beklediği
Ne iyi!
İkinci şiiri ise Edibe’nin hamileliği ilerledikten sonra yazdı Orhan:
Çıkar mısın bahar günü sokağa
İşte böyle olursun
Böyle yattığın yerde
Düşünür düşünür
Durursun.