2023/11/30


Daragacinda-uc-Fidan-Nihat-behram“Darağacında Üç Fidan
 “ve “Sokrates’in Savunması” isimli eserleri harmanlarsanız yanıtlanmaya muhtaç çeşitli sualler ortaya çıkar; ifade hürriyetinin olduğu bir ülkede, düşünce sorgulanıp hapsedilebilir mi? Düşüncenin dışa vurumu sonucu verilen ölüm cezasının, hakikatleri de öldürmeye gücü yeter mi? Gerçekler bu kadar kutsal mı ki insanlar bu uğurda can vermekteler? Ya da yazmaktan dahi korkuyorsa bir toplum, özgür müdür hala düşünceler?

İşte, bu suallerin sorulmasına neden olan iki kitap aynı sonucu ortaya koyuyor: Hakikat tektir! Aritmetiksel olarak da sonuç aynıdır ve değişmez: iki artı iki dörttür. Bu işlemin sonucunun beş olmasına imkân yoktur.  Dolayısıyla tek bir doğru vardır ve doğrunun bir benzeri veya başka bir seçeneği bulunmamaktadır.

“Sokrates’in Savunması” isimli eserde, savunmanın nasıl sanata dönüştüğüne şahitlik ederiz.

sokratesin-savunmasi-platonSokrates, heykelci bir babayla ebe bir annenin oğludur. Soylu bir aileye sahip değildir. Gençlik yıllarında çeşitli savaşlara katılması onun cesareti ile ün salmasına sebep olmuştur. “Dinsizlik” ve “ gençleri doğru yoldan çıkarmak” gibi mesnetsiz suçlarla yargılanıp ölüme mahkûm edilmiştir.

Filozof kimliğiyle tanınan Sokrates; “Kendini bil!” ilkesini savunmasıyla kendisinden sonra ki felsefeyi derinden etkilemiş o kadar ki, eski yunan felsefesini Sokrates öncesi ve sonrası iki döneme ayırmıştır.

İncelenmemiş bir yaşam insan için yaşanmaya değmez.” sözü, onun en unutulmaz sözlerinden birisidir.

Platon’un kaleme almış olduğu Sokrates’in savunması adlı eserde, Sokrates aleyhine ve lehine oy verenler için mahkeme heyeti huzurunda konuşma yaparak savunmasını gerçekleştirir. Eser, başlangıç ve gidişat yönünden bu doğrultuda şekil alır. Üç ayrı bölümde ele alabileceğimiz kitap, birinci bölümde Sokrates’in asıl savunmasını konu alır. İkinci bölümde nihai yargı kararı verilmiştir. Üçüncü bölümde ise, Sokrates’in soğukkanlılıkla ölüme gidişi anlatılır.

Sokrates’in herhangi bir mahkeme kaydı günümüze kadar ulaşabilmiş değildir. Bu nedenle kitapta yazılanlar duruşmada hazır bulunmuş olan Platon’un kaleminden dökülenler olarak ele alınabilir. Dolayısıyla eseri bir mahkeme tutanağı olarak görmek hatalı değerlendirmelere yol açabilecektir.

Sokrates yaptığı savunmasında, “meyve veren ağacın nasıl taşlandığını ” anlatır. Her defasında ölümden korkmadığını yineler ve ölümün bir yazgı olduğunu kabul eder. Ölümüne sebep olanların ise pişman olacaklarını söyler.

Sokratesin-olumu-(1787)

Sahiden bugün, aradan kaç yüzyıl geçmesine rağmen Sokrates halen anılmakta ve tarihteki yerini korumaktadır. Oysa ki, onun ölümüne neden olan yargıçlar hiç bir zaman anılmamakta isimleri bile bilinmemektedir. Bu sonuç Sokrates’in hayatına son verenlerin pişman olacakları tezini doğrulmaktadır.

Kitapta en dikkat çekici bulduğum cümle: “ Atinalılar! Beni suçlayanların üzerinizdeki tesirini bilemiyorum; fakat sözleri o kadar kandırıcı idi ki ben kendi hesabıma onları dinlerken az daha kim olduğumu unutuyordum ”olmuştur. Bu cümle aynı zamanda kitabın başlangıç cümlesini oluşturmaktadır.

Sokrates’İ mahkemeye kadar sürükleyen olayların başında; gençlere verdiği dersler aracılığı ile gençleri doğru yoldan çıkarmak ve tanrıların yerine yeni tanrılar koymak gelmektedir. Sokrates’in düşman kazanma nedenlerinden biri de pek çok kişinin gerçekte bilgisiz olduklarını ortaya koyması olmuştur. Öncelikle devlet adamlarının bilgisizliğini ortaya koymuş daha sonra da şairlere giderek onlarında bilgisizliklerinden dem vurmuştur.

Eser, bizlere sunduğu savunma sanatının en güzel örneğini teşkil etmesi nedeni ile savunma makamında yer alanların  “Sokrates’in Savunması” isimli yapıtı mutlaka okumaları gerekmektedir.

Sokrates belirtilen nedenlerden ötürü ölüme mahkûm edilir. Veda etmeden söylediği sözler tarihteki yerini alır:

Ayrılma vakti geldi ve kendi yollarımıza gidiyoruz. Ben ölmeye, siz yaşamaya. Hangisinin daha iyi olduğunu yalnızca tanrı bilir.” SOKRATES…

Sinem SAÇKAN

hukukiyorum.blogspot.com

 

Yorum Yapmasam Olmaz :)