
Sayfamızda, Nobel Edebiyat Ödülü almış üç yazarla tanışacaksınız: Orhan Pamuk (2006), José Saramago (1998), Rudyard Kipling (1907).
Nobel Edebiyat Ödülü 1901 yılından beri her yıl, özel bir seçiciler kurulunca, edebiyata seçkin katkılarda bulunmuş bir yazara verilir. Ancak bu yazarın idealist bir eğilimi de bulunmalıdır. Bu koşul dünyaca ünlü pek çok yazarın Nobel almasını engellemiştir.
Sizinle tanıştıracağım dördüncü yazarın ne hayatı, ne de ulusu tam olarak biliniyor. Ama bütün dünyada tanınıyor. Adı Beydeba. İsa’nın doğumundan, yani Milattan yüzyıl önce Hindistan’da yaşadığı sanılıyor. Hayvan masalları anlatan kahramanları Kelile ve Dimne, iki çakaldır. Bu masallar sadece çocuklara değil, her yaşta insana hitap eder ve insanların adalet, eşitlik, öfke, sevgi gibi kavramları daha iyi kavramaları için anlatılmıştır.
BEN BİR AĞACIM
Orhan Pamuk, Ben Bir Ağacım adlı kitabı için şimdiye kadar yayınladığı romanlarından tarihle, çocukluk ve öğrencilik yıllarıyla ilgili sayfaların “en kolay anlaşılır ve en güçlü olanlarını” seçmiş. Bunlara üstünde çalışmakta olduğu yeni romanı Kafamda Bir Tuhaflık’tan da bir bölüm katmış. “İlkgençlik” denilen, yetişkinliğe adım adım yaklaşanlar için bir “seçme parçalar” hazırlamış. Kitap YKY’nin ilkgençlik dizisi olan Doğan Kardeş kitaplığında yer alıyor.
Pamuk, “Okura Not: Kim Anlatıyor?” başlıklı önsözünde, genç okurlarına “Romancılık, insanın kendi hayatından başka birinin hayatı gibi, başkalarının hayatından da kendi hayatıymış gibi söz edebilme hüneridir,” benzeri kopyalar da veriyor ve kitabın kapağındaki resmi kendisinin yaptığını, resim yapmayı çok sevdiğini açıklıyor.
Ben Bir Ağacım’da Kara Kitap, Benim Adım Kırmızı, Öteki Renkler, Kar, İstanbul-Hatıralar Ve Şehir kitaplarıyla 2014’te yayınlanacak Kafamda Bir Tuhaflık adlı romanından parçalar yer alıyor.
Kafamda Bir Tuhaflık’tan Orhan Pamuk’un seçtiği parça “Mevlut’un Ortaokul Yılları”. Bu parçada, bir seyyar yoğurtçu olan Mustafa Efendi’nin, babasına sık sık yoğurt satışında yardımcı olan oğlu Mevlut’u ve okulunu tanıyoruz. Bir erkek okulu olan okulda kimi öğretmenler ve öğrenciler takma adlarıyla tanıtılıyor. Bu adları öğrenciler takmış: İskelet, İri, Damat, Mohini. Bu durum Mevlut’un sınıfını yadırgamamızı önlüyor.
Kitabın sonunda Orhan Pamuk ve eserleriyle ilgili tanıtıcı bir bölüm var.
Orhan Pamuk’a 2006 yılında Nobel Edebiyat Ödülü veriliş gerekçesi, “Kentinin (İstanbul’un) melankolik ruhunun izlerini sürerken, kültürlerin birbirleriyle çatışması ve örülmesi için yeni simgeler bulduğundan”dır.
(*Ben Bir Ağacım, Seçme Parçalar, Orhan Pamuk, Doğan Kardeş Kitaplığı YKY, 125 s, 6 TL)
KİM
Rudyard Kipling (1865 Hindistan-1936 Londra) daha çok çocuklar için yazmayı seven bir yazardır. Romanlarının çoğunda, doğduğu ve yaşadığı Hindistan’ı anlatır. En önemli kahramanı “Kim”in adını taşıyan bu kitabı da hem çocukların, hem gençliğe ayak basmışların (bence büyüklerin de) seveceği bir romandır. Kitabın başında romanın önemli kişilerinin listesi, Hindistan ve Budizm üzerine açıklamalarla kitaptaki serüvenin geçtiği yerlerin adlarının yer aldığı bir harita var.
Kimball/Kim, İrlandalı bir askerin oğlu, ama anası da babası da ölmüş. Hindistan’da herkesle dost olarak yaşıyor. Bir Tibetli rahiple tanışıp, çıktığı yolculukta ona eşlik ediyor. Yazar bize biri yaşlı biri çocuk bu iki kişinin yolculuğunu, kendisine 1907’de Nobel kazandıran olağanüstü anlatımıyla ve eğlenceli bir dille aktarıyor. Kobralar ve en az kobralar kadar tehlikeli casuslar; yaşlı, dindar kadınlar; bir Hintli gibi dolaşan Kim ve kaç dil bildiğini bir türlü anlayamadığımız Tibetli rahip bu romanın öteki kişileri arasında.
(*Kim, Rudyard Kipling, Kısaltarak Çeviren: Egemen Berköz, Resimleyen Nesrin Sağlam, Çocuk Cenneti Kitaplığı, Nesin Yayınevi, 208 s. 14 TL)
SULARIN SESSİZLİĞİ
José Saramago (1922-2010) Portekizli bir yazar. Bizim, aldatıcı gerçekliği sürekli olarak bir kez daha kavrayabilmemizi sağlayan, hayal gücü, merhamet ve ironi ile oluşturduğu kıssaları (ders verici kısa öyküleri) için 1998’de Nobel Edebiyat Ödülü aldı. Şiir ve oyun kitapları da var. Şakacı bir anlatımı vardır; ayrıca düz yazılarında, noktalama işareti olarak nokta ve virgülden başkasını kullanmaz.
Suların Sessizliği yazarın bir çocukluk anısından yola çıkıyor. Tijo Nehri’nin kıyısında büyük bir balığı yakalamaya çalışan bir çocuğu anlatıyor:
“Kıyıya geri döndüğümde güneş batmıştı bile, oltamı attım, bekledim.
Dünyada suyun sessizliğinden
daha derin bir sessizlik olduğunu sanmıyorum.
O saatte onu hissettim ve asla unutmadım.”
Balık tutmanın, nehrin, suyun şiiri. Resimlerin şiiri de ayrı.
(*Suların Sessizliği, José Saramago, Çeviren: Pınar Savaş, Resimleyen: Manuel Estrada,
Kırmızıkedi Çocuk, büyük boy, kuşe kağıt 24 s. 10 TL)
Sennur SEZER
sennursezer@gmail.com
(Bu yazı 13 Eylül 2013 Günü Aksam.com.tr’de ve Akşam Gazetesi Kitap Eki’nde yayınlanmıştır.)