
“Hayattaki her şey bir süreliğinedir.”
– Philip K. Dick, A Scanner Darkly
Babil Balığı’nda işlediğimiz türleri göz önüne alırsak, bazı haftalar içine hapsolunan bunalımlara düşmemiz kaçınılmazdı. Bunalımların çoğunlukla kaynağını işlediğim türlerde yeni yayınların ulaşmaması, yeterli tercümelerin o hafta bulunmaması, çeşitli nedenlerle elime geçmemesi oluşturuyordu. “Ne yazacağım bu hafta?” diye dövündüğüm ve bir kaçış şekli olarak, daha önce elime geçmiş fakat işleme fırsatı bulamadığım yayınlara yöneldiğim haftaların aksine, bu hafta da olduğu gibi bir güzellik bombardımanına tutulduğum ve “hangi birini yazacağım şimdi?” diye dövündüğüm, yüksek dozda okur vitaminiyle karşılaştığım da –şükür ki- oluyor. Bu hafta elime geçen kitaplar arasında özellikle üç kitap öne çıkıyordu. Eşit derecede öneme, okurla buluşturulma ihtiyacına ve kıymete sahiplerdi. Ben bu güzellikler silsilesi için geride bıraktığımız TÜYAP Kitap Fuarını sorumlu tutuyorum. Pek çok yayınevi yeni kitaplarını fuara yetiştirebilmek için canla başla emek sarf ettiler ve bizi de uzun süre sayfaların arasına hapsedecek bir macera bekliyor. Bahsettiğim öne çıkan bu üç kitap, sayfa adedi az ve kısa sürede okunup bitirilebilecek, önümüzdeki haftaya kadar ancak karın tokluğu yaratabilecek (-ki düzenli kitap okuma alışkanlığı olan okurun, bir anda üç kitabı da bitirince şaşkınlıkla “daha yok mu?” demesine yol açacak) kitaplar olduğu için, üçünü aynı yazıda tanıtmaya karar verdim.
Hiç vakit kaybetmeden ilk kitaptan başlayalım. Mürekkep Basım Yayın, Neil Gaiman’ın kaleme aldığı öykünün (radyo oyunu versiyonu da bulunuyor), Craig Russell tarafından çizilen ve çizgi-roman haline getirilen, Cinayet Sırları’nı (Murder Mysteries, 2002) dilimize, kalın kapakla, harika bir baskı kalitesiyle ve özenli bir tercümeyle kazandırdı. Kesin bir çizgiyle çocuklar için değil, yetişkinler için olan çizgi-romanın konusunu iki faktör katmanlaştırarak belirliyor. İncil’den alıntılanan bir hikâye, Tanrı’nın planlamasını biraz daha fanteziye kaçan, zaman zaman ürkütücü bir kalıba sokarken, bu öykünün anlatımına olanak sağlayan bir diğer katmandaki öyküde Los Angeles’taki bir cinayet öyküsüne tanıklık ediyoruz. Bütünde ise her iki öykü katmanı birleşiyor ve yarı Noir, yarı fantezi unsurları örtüşüyor. Craig Russell’ın –ki kendisi pek çok ödülü süpüren, yılların çizgi-roman emekçisidir (özellikle Fairy Tales of Oscar Wilde unutulamayacak bir çalışmadır), çizimindeki kıvrımlar bir yana özellikle gerçek zamanı içeren bölümlerdeki Noir yaklaşımı oldukça güzel bir hava katıyor.

![]() |
Archie Goodwin ve P. Craig Russell, 1980. Fotoğraf Eliot R. Brown. |
Bu haftaki bir diğer önemli kitap, uzun bir süredir birbirinden harika çizgi-romanı büyük özveriyle dilimize kazandıran Marmara Çizgi’den geldi. Sıkı durun çünkü oldukça önemli, klasik bir seri raflardaki yerini alıyor: Yalnız Kurt ve Yavrusu (Lone Wolf and Cub, Kozure Okami)! İlk olarak 1970 yılında
Japonya’da yayınlanan Manga’nın (kısa tanımıyla Japon çizgi-romanı), konusunu epik bir samuray öyküsü oluşturuyor. Yayınlandığı tarihten bu yana dünya çapında milyonlarca satan 28 ciltlik bu dev seriyi önemli kılan unsurlar arasında, modern manganın şekillenmesinde yaptığı öncü rol, destansı öykü yapısı, tarihi detaylardaki tutarlılığı, bushido etiğine yaptığı nostaljik aracılık ve yayınlandıktan 42 yıl sonra dahi pek çok modern örneğinden daha güzel duran efsanevi sanatı gelir. Aksiyonu yansıtan panellerin dışındaki çoğu panel Ukiyo-e (Japon tahta blok baskısının ana sanatsal türüdür, Türkçesi: Seyyar Dünyanın Resimleri) tarzında Japon tarihinden mekânlar, gelenekler ve doğa tasvirleriyle doludur. Serinin yazarı Kazuo Koike’nin, çizer Goseki Kojima ile birlikte Yalnız Kurt ve Yavrusu (Lone Wolf and Cub) haricinde, Samurai Executioner (10 cilt) ve Path of The Assasin (15 cilt) adında iki serisi daha bulunuyor. Ayrıca Koike’nin başka çizerlerle Crying Freeman ve Lady Snowblood serilerinin mevcut olduğunu da ekleyelim. Yalnız Kurt ve Yavrusu’nun 300 sayfalık 1. cildini bir çırpıda yıllar sonra tekrar okumamın ardından, serinin devamını da tekrar Türkçe okumak için sabırsızlanıyorum.

Marmara Çizgi’den Emre Yavuz’a özenli tercümesi, cilde eklediği sözlük (son sayfada olmadığı için gözden kaçabilir, sözlük 295. sayfada) ve tıpkı Okko’yu incelediğimiz yazıda (bkz. 3 Ağustos 2012 tarihli yazım) değindiğimiz Japonca terimlere gösterilen dikkat için teşekkür edelim. Frank Miller’ın 1. cildin arkasında da bulunan, seriyi harika şekilde özetleyen cümlelerini hatırlayalım: “Sizi başka bir zamana ve rüzgârlarla süpürülmüş, gri, korkutucu, yabancı bir ülkeye götürüyor. Koike ve Kojima, hikâyelerini sanatsal bir ustalıkla anlatıyorlar ve bunu yaparken de bir adamı, bir çocuğu ve cehenneme giderlerken onlara eşlik eden bir ülkeyi resmediyorlar.”
Üçüncü kitabımız 6.45 yayınlardan: bilim-kurgunun peygamberi Philip K. Dick’in 1965 yılında kaleme aldığı ve kitap halinde de yayınlanan “Şizofreni ve Değişimler Kitabı” isimli makalesi. (Dick’in “Aksın Gözyaşlarım” Dedi Polis, kitabının incelemesi ve hakkında daha fazla kişisel –çoğunlukla da övgüsel- gözlem ve birikim için bkz. 27 Temmuz 2012 tarihli yazım) Dick’in entelektüel birikimini ve çeşitli konularda görüşlerini açıkladığı makaleleri, pek çok okuru tarafından bilinmez. Ancak Dick’in
dünyasının ve birikiminin anlaşılmasında hayati önem taşımalarının ötesinde bu makaleler ayrıca başlı başlarına çeşitli alanlarda öneme sahiptir. Şizofreni ve Değişimler Kitabı, bu anlamda Dick’in şizofreni anlayışı göz önüne alındığında (genel olarak ise birincil anlayışı We Can Build You, –yazım tarihi 1962 yayınlanma tarihi 1972- romanının temelindedir), ilk kez şizofreniyi, erken dönem çocukluk çağıyla ilişkilendirdiği yazısıdır. Şizofreniyi, “gerçek dünyadan fanteziye doğru bir kaçış” olarak tanımlar, psikoseksüel olgunluğa erişmede ve koinos kosmos’a (idios kosmos’un tersidir, “ortak dünya” anlamına gelir) doğuşta başarısızlıkla ilişkilendirir. Bahis edilen Değişimler Kitabı (asıl adı Çince “I Ching”, Yi Çing –Pin Yin-) Fu Xi tarafından yazılan, bilinen en eski Çin metinlerinden biridir. 3000 yılı kapsayan sürede Çin üzerinde etkisini sürdürmüş ve Batı dünyasında da takip alanı bulmuştur. Gizemli yönü yadsınamayan bu metin üzerine inceleme ve araştırmalar günümüzde de sürmektedir. İnsanın evrende kendini konumlandırması üzerine ilk denemelerdendir, Tao’yu anlatan ilk metindir ve en sık kullanım alanı tüm yaşamı yöneten değişim sürecini anlamak üzerinedir.

Dick’in “I Ching” üzerine gözlem ve ilişkilendirmelerini okumak hayranlık uyandırıcı. Zaten oldukça kısa olan kitabın (50 sayfa) içeriğini çok fazla deşifre ederek okuma serüveninizi baltalamak istemediğimden geri duruyorum. 6.45’in Harry G. Frankfurt ve Philip K. Dick’le başlayan, bu bez ciltli (bir okur olarak bu bez ciltleri o kadar özledim ki anlatamam) yeni serisini takibinize almanızı tavsiye ederim. Yalnız 6.45’den ricamız ileriki baskılarda, özellikle Şizofreni ve Değişimler Kitabı’nda çokça mevcut bulunan yazım ve baskı hatalarından kaçınmaları, dolayısıyla redaksiyon için daha fazla özen harcamaları olacaktır. Ne yazık ki tercümesi bulunmadığından, sadece İngilizce bilen okur için, Philip K. Dick’in bu kitabının yanında, Samuel J. Umland’ın “Philip K. Dick: Contemporary Critical Interpretations” kitabıyla yapılacak paralel okumaların çok daha özel bir okuma serüveni ve Dick’in yazınına derin bir bakış sunacağını vurgulayalım. Her hafta bizleri memnun edecek bu kadar çok yayını işleyebilmek ve haftaya görüşmek dileğiyle…
M. Salih Kurt
mustafa.salih.kurt@gmail.com
Kitap İnceleme