Sinek Isırıklarının Müellifi, kitap yazmak için inşaat mühendisliğini bırakan ve günlerini Ankara “Toplu Konutlar”daki evinde yayınevinden haber bekleyerek geçiren Cemil’in hikâyesi. Kitapta bir yandan yayınevinden dönecek cevabı beklerken bir yandan da Cemil’in hayatına tanıklık ediyoruz.
Kitabın sayfaları çevrildikçe karşımıza Cemil’in sevdiği edebi eserler çıkıyor. Bu eser Yusuf Atılgan’ın Bodur Minareden Öte’si de olabilir, Carson Macculers’in Yalnız Bir Avcıdır Yürek’i de. Cemil, kâh Kırlardan Geliyorlar’ı gençliğinde katıldığı bir protesto eyleminde okuyor kâh Orhan Veli’nin bir Baudeliare çevirisini Nazlı’ya yazdığı bir mektuba ekliyor. Burada okuyucuya eline bir kalem alıp not almak düşüyor ki bilmediklerini ya da okumadıklarını sonra okuyabilsin, unutmasın. Kitabın 50. bölümünde, “Cemil’e hayatın bir şölen olduğunu hissettiren şeylerin üstünkörü yapılmış bir listesi” var. Bu listeyi yazının sonunda paylaşacağım.
Cemil, gençliğinde Bodur Minareden Öte’yi okuduktan sonra şunu fark ediyor; “Bir Yusuf Atılgan kahramanı olmak istiyordu.” İnsanlarla olan iletişimlerinde çok başarılı olmaması -burada mutlak bir başarısızlıktan bahsetmiyorum aslında, istemediği için başarılı değil- , mevcut sistemle ve toplumla çok uyumlu olmaması, her ne kadar evli olsa da yalnızlığı sevmesi ve işinden istifa ederek biraz da aylaklığı tercih etmesiyle Yusuf Atılgan karakterine benzetilebilir Cemil. Yayınevi editörü ile yaşadığı hayali diyaloglarda, normale ya da istenene olan uyumsuzluğunu görebiliriz Cemil’in. Burada uyum sorununda öte bir şey var bence. Cemil karakteri çok fazla eylem halinde değil kendi durağanlığını seviyor. Fazlasıyla naif, yanlış olduğunu bildiği bir şeyi bile bile yapmayan dolayısıyla kirlenmemiş bir adamdan söz ediyorum. Ondan istenen birisi olmak için ya da sisteme –buradaki sistem Cemil’in yazdığı kitabı yayınlayacak yayınevi olarak düşünülebilir- ayak uydurmak için ahlaki değerlerini bir kenara bırakmıyor Cemil. Dolasıyla da işler pek yolunda gitmiyor denilebilir onun için, bir bakıma tutunamıyor. Gelmek istediğim yer şu, Cemil her ne kadar bir Y. Atılgan karakteri olmak istese de Barış Bıçakçı karakterini bir Oğuz Atay karakterine dönüştürüyor.
Bir C. ya da Zebercet olmak isterken Selim olmaktan kimsenin şikâyeti olmaz sanırım.
Virginia Woolf’un Mrs. Dallowayromanı.
John Cheever’ın öyküsünden uyarlama: Yüzücü. Frank Perry yönetmiş, Burt Lancaster oynuyor.
Joshua Logan’ın Piknikfilmi. Kim Novak ve William Holden başrollerde.
Seymour Glass: Ah! Edebi bir kahraman.
Charlie Haden ve Carla Bley’den The Ballad of the Fallen: Düşenin dostu olmaz şarkısı, şiiri olur.
Patrice Leconte’un Monsieur Hire filmi. Michel Blanc başrolde.
Ezginin Günlüğü’nün Bahçedeki Sandal albümü.
Mehmet Günsür’ün Hırça Mapası öyküsü.
Ali Osman Coşkun’un resimleri.
Raymond Carver’ın öyküleri, hepsi.
Nazlı’nın Palamutbükü’ne doğru yürürken söylediği Yeşil Ayna türküsü.
Melihat Gülses’ten Kapıldım Gidiyorum.
Pars Tuğlacı’nın Okyanusansiklopedik sözlüğü.
Wynton Marsalis’inThe Majesty of theBlues albümü.
Henri Rousseau’nun resimleri. Gümrükçü Rousseau.
Led Zeppelin’denThe Battle of Evermore ve diğerleri.
Italo Calvino’dan Marcovaldo ya da Kentte Mevsimler.
Julio Cortazar’ın Oyunun Sonu adlı öyküsü. Yani, heykeller ve duruşlar.
Stevie Smith’in El Sallamıyordum, Boğuluyordum adlı şiiri; Cevat Çapan çevirisi.
knngrc@gmail.com
Yazarın daha önceden “Bizim Büyük Çaresizliğimiz” adlı kitabını okudum ve çok beğenmiştim. “Sinek Isırıklarının Müellifi” kitabını da çok merak ediyorum.